Yayınlanma Tarihi: 05.07.2025
Bu hastalık,
1967’de bir Japon çocuk hastalıkları uzmanı olan Tomisakü Kawasaki tarafından
tanımlanmıştır. İlk olarak, ateş, deri döküntüleri, konjüktivit (gözlerde
kanlanma), enantem (boğaz ve ağız mukozasında kızarıklık), ellerde ve ayaklarda
şişme, büyümüş lenf nodlarıyla gelen bir çocukta ‘mükokutenoz lenf nodu
sendromu’ olarak tanınmıştır. Birkaç yıl sonra koroner arter anerizması (kalp
damarlarının genişlemesi ) gibi komplikasyonları bildirilmiştir.
Nedir?
Kawasaki,
genellikle koroner arterleri (kalbi besleyen atardamarları) tutan anevrizmalara
yol açabilen, damar duvarlarının iltihaplanmasına neden olabilen akut sistemik
bir damar hastalığıdır. Hastaların hepsi anevrizma geliştirmeyebilir. Büyük
çoğunluğu, komplikasyonlar olmaksızın akut belirtilerle seyreder.
Ne kadar sıktır?
Kawasaki
hastalığı nadir bir hastalık olduğu halde, Henoch-Schönlein purpurasıyla
birlikte, en sık görülen çocukluk çağı vaskülitlerinden biridir. Hemen hemen
her zaman, küçük çocukların hastalığıdır. Hastaların %80’i 5 yaşın altındadır.
Genellikle erkeklerde kız çocuklara göre daha sıktır. Kawasaki olgularına yılın
herhangi bir döneminde rastlanabilse de, bazı mevsimsel farklılıklar olabilir;
kış sonu ve ilkbaharda daha fazla görülebilir. Japon çocuklarda çok daha sık
olmakla birlikte dünyanın bir çok bölgesinden olgular tanımlanmıştır.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
Kawasaki
hastalığının nedenleri açıklanamamıştır, ancak enfeksiyoz kökenli olmasından
kuşkulanılmaktadır.
Belirli
genetik yatkınlığı olan bireylerde aşırı duyarlılık ya da büyük olasılıkla
mikrobik bir ajan tarafından (virüs ya da bakteri) tetiklenen bozulmuş ımmun
yanıt, kan damarlarının iltihaplanmasına ve hasarına yol açan bir süreci
başlatabilir.
Kalıtımsal mı? Neden benim çocuğum hastalandı?
Önlenebilir mi? Bulaşıcı mı?
Kawasaki kalıtsal bir hastalık değildir, fakat genetik bir yatkınlık olabileceği düşünülmektedir. Bu hastalığın ailede birden çok kişide görülmesi çok nadirdir. Ayrıca, bulaşıcı da değildir ve önlenemez. Hastalığın ikinci bir atak yapması mümkün olmakla birlikte nadir bir durumdur.Esas belirtileri nelerdir?
En az 5 gün
süren nedeni açıklanamayan yüksek ateşle başlar. Çocuk genellikle çok
huysuzdur. Ateşi takiben ya da ateşle birlikte gözlerde kızarıklık
(konjunktivit) görülebilir ama irin veya akıntı yoktur.
Hasta çocukta, kızamık, kızıl, ürtiker (kurdesen), papul ve benzeri tıpte
değişik dokuntuler ortaya çıkabilir. Deri döküntüsü, esas olarak gövde ile kol
ve bacakları, sıklıkla da kaşık bölgesini tutar.
Ağız değişiklikleri, parlak kırmızı çatlamış dudaklar, genellikle “çilek dili”
olarak adlandırılan kırmızı dil ve boğazda kızarıklık bulgularını içerir.
Eller ve ayaklarda, özellikle el ayaları ve ayak tabanlarında şişlik ve
kızarıklık bulguları görülür. Bu bulguları 2-3. haftalar civarında, parmak
uçlarından başlayan karakteristik bir deri soyulması izler.
Hastaların yarıdan fazlasında boyun bölgesi lenf düğümlerinde büyüme
görülebilir. Sıklıkla 1.5 cm’ den büyük tek bir lenf düğümü de ele gelebilir.
Bazen, eklemlerde ağrı ve/veya şişlik, karın ağrısı, ishal, huysuzluk, baş
ağrısı gibi başka belirtiler de görülebilir.
Kalp tutulumu uzun dönemde yol açtığı komplikasyonlar dolaysıyla, Kawasaki
hastalığının en ciddi bulgusudur. Kalpte üfürümler , aritmiler ve ultrason
anormallikleri saptanabilir. Kalbin bütün değişik katmanlarında belli
derecelerde iltihaplanma görülebilir, öyle ki; perikardit (kalbi saran kılıfın
iltihabı), miyokardit (kalp kasının iltihabı) ve ayrıca endokardit (kalp
kapakların tutulumu) görülebilir. Ne var ki, bu hastalığın başlıca özelliği
koroner anevrizmaların gelişmesidir.
Hastalık her çocukta aynı mıdır?
Hastalığın
şiddeti çocuktan çocuğa değişir. Her hastada bütün klinik tablolar
görülmeyeceği gibi, hastaların çoğunda kalp tutulumu gözlenmez. Kawasaki
hastalığı için tedavi gören 100 çocuktan yalnız ikisinde anevrizmalara
rastlanır.
Çok küçük
çocuklarda (1 yaşın altı) sıklıkla hastalığın tam olmayan formu ortaya çıkar.
Böyle durumlarda bütün karakteristik klinik bulguları taşımadıkları için tanı
konması daha zordur. Bu çocukların bazılarında anevrizma gelişebilir.
Çocuklardaki hastalık erişkinlerden farklı mıdır?
Bu bir
çocukluk hastalığıdır. Yetişkinlerde benzer vaskulit çeşitleri gözlenebilir
fakat, değişik bir klinik tablo vardır.
Nasıl tanı konur?
Eğer
açıklanamayan ve en az 5 gün süren yüksek ateş, ve aşağıdaki bulguların 5’inden
4’ü varsa kesin tanı konulabilir: 1) Benzer bulguları açıklayan başka bir
hastalık olmaksızın çift taraflı konjunktivit, 2) Büyümüş lenf nodları, 3) Deri
döküntüsü, ağız ve dil tutulumu ve 4) Kol ve bacaklarda görülen değişiklikler.
Eğer kesin tanı mümkün değilse hastalığın tam olmayan (inkomplet) formu olduğu
düşünülebilir.
Testlerin önemi nedir?
Laboratuvar
bulguları hastalığa özgü değildir fakat iltihabın derecesini yansıtırlar.
İltihabın göstergeleri, artmış ESR (benzer hastalıklardan daha yüksek) ,
lokositoz (beyaz kan hücrelerinin sayısında artma), ve anemidir (kırmızı kan
hücrelerinde azalma). Hastalığın ilk haftalarında trombositlerin (kan
pıhtılaşma hücreleri) sayısı genellikle normaldir fakat, ikinci haftada
yükselmeye başlar ve çok yüksek düzeylere ulaşır.
Hastalar normale dönünceye kadar kontrol muayenelerine gitmeli ve kan
tahlilleriyle değerlendirilmelidir.
Öncelikli olarak elektrokardiyogram (EKG) ve ekokardiyogram yapılmalıdır.
Ekokardiyogramla koroner arterlerin şekil ve büyüklüğü değerlendirilerek
anevrizmalar saptanabilir. Koroner anormalliği olan çocuklarda ayrıntılı
çalışma ve incelemeler gereklidir.
Tedavi edilebilir mi?
Kawasaki
hastası olan çocukların çoğu iyileştirilebilir ne var ki, bazı hastalar uygun
tedaviye rağmen kalp komplikasyonları geliştirebilir.
Hastalıktan korunmak mümkün değildir. Hastalık gelişmişse, koroner
komplikasyonaları azaltmanın en iyi yolu erken tanı koyup tedaviye bir an önce
başlamaktır.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Kesin ya da
şüpheli Kawasaki düşünülen çocuk, olası kalp tutulumu açısından gözlenmesi ve
monitorize edilmesi için hastaneye sevk edilmelidir.
Kalp komplikasyonlarının azaltılması için tanı konulur konulmaz tedaviye
başlanmalıdır.
Tedavi, yüksek dozda aspirin ve damar içi gama globulin verilmesini içerir. Her
iki tedavide sistemik iltihabı azaltarak akut belirtilerin kaybolmasını
sağlayacaktır. Hastaların büyük çoğunluğunda koroner anormalliklerin ortaya
çıkışını önleyebildiği için, yüksek doz damar içi globulin tedavinin
vazgeçilmez unsurudur. Nadir de olsa kortikosteroidler de kullanılabilir.
İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?
Gama
globulin tedavisi genellikle iyi tolere edilir. Bilindiği üzere, aspirin
tedavisi mide rahatsızlıklarına ve aynı zamanda karaciğer enzimlerinde geçici
yükselmeye neden olabilir.
Tedavi ne kadar sürmelidir?
Hastaların
çoğunda yüksek doz gama globulin bir kez verilir fakat bazılarında ikinci doz
gerekebilir.
Yüksek doz aspirin başlanır ve ateş devam ettiği müddetçe verilir, daha sonra
azaltılır. Trombositler üzerindeki pıhtılaşmayı engelleyici etkisinden dolayı
düşük doz aspirine devam edilir. Böylece trombositler birbirine yapışmaz. Düşük
doz aspirin kullanımı, Kawasakinin en tehlikeli komplikasyonu olan kalp
enfarktüsüne yol açabilen, anevrizma içindeki trombus (kan pıhtısı) oluşumuna
engel olması açısından yararlıdır.
Koroner
anormalliği olmayan çocuklar birkaç hafta aspirin tedavisi görürler fakat
anevrizması olan çocuklarda çok daha uzun sürelerle kullanılmalıdır.
Alternatif /
tamamlayıcı tedavinin yeri nedir?
Bu hastalık
için alternatif tedavilerin yeri yoktur.
Ne çeşit kontrol muayeneleri gereklidir?
Kawasaki
hastaları normale dönünceye kadar periyodik olarak kan sayımları ve ESR
tetkikleri yapılmalıdır. Koroner anevrizmaların varlığını saptamak ve
gelişimlerin takip etmek için düzenli ekokardiyogramlar yapılmalıdır; şıklığı
anevrizmaların varlığına ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Pek çok anevrizma
iyileşebilir.
Pediatrist, pediatrik kardiyolog ve pediatrik romatolog bu çocukların takibini
üstlenmelidir. Pediatrik romatoloğun olmadığı yerlerde, özellikle kalp tutulumu
olan hastaların takibini pediatrist ve kardiyolog birlikte yapmalıdır.
Hastalık ne kadar sürer?
Kawasaki üç
evresi olan bir hastalıktır: 1) İlk 2 haftayı içeren, ateşin ve diğer
belirtilerin görüldüğü akut evre, 2) İkinci haftadan dördüncü haftaya kadar
olan, trombosit sayısının artıp anevrizmaların oluşmaya başladığı şubakut evre,
3) Birinci aydan üçüncü aya kadar olan, bütün laboratuvar testlerinin normale
dönmeye başladığı ve bazı koroner arter anevrizmalarının küçülmeye başladığı
iyileşme evresi.
Hastalığın uzun dönem sonuçları nelerdir?
Hastaların
büyük çoğunluğu için sonucu mükemmeldir; normal hayatlarına dönüp normal büyüme
ve gelişmelerini sürdürürler.
Kalıcı koroner arter anormalliği olan hastalar için hastalığın gidişatı damar
daralması ve tıkanıklıklarının gelişimine bağlıdır.
Günlük hayat için bazı öneriler – Sporun yeri? Asi yapılabilir mi?
Hastalık ve gama globulin tedavisi
bağışıklık sistemini etkilediği ve bu etki 6 ay sürebildiği için bu hastaların
3-6 ay boyunca aşılanmamaları önerilir. Kalp tutulumu geliştirmeyen çocukların
spor ya da başka bir günlük aktivite açısından kısıtlanmalarına gerek yoktur.
Ne var ki, koroner anevrizması olan çocukların ergenlik çağı boyunca, yarışmalı
aktivitelere katılabilmeleri için bir pediatrik kardiyoloğa danışılmalıdır.