Yayınlanma Tarihi: 05.07.2025
Etiyoloji
Hastalığın
nedeni ve hastalık mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlık,
hormonlar ve çevresel faktörler immun sistemin fonksiyon bozukluğuna yol
açmaktadır. SLE’nin en önemli özelliği
vücudun kendi antijenlerine karşı otoantikor oluşumudur ki bunlar; Hastalıkta
genetik yatkınlığın bir göstergesi de ırk ve etnik gruplara bağlı olarak bazı
HLA tipleri (HLA-B8, HLA-DR2,HLA-DR3) SLE’de artmış olmasıdır, ayrıca
konjenital kompleman eksikliklerinde
özellikle erken çocukluk
yaşlarında SLE sık görülmektedir.
Epidemiyoloji
Prevelans, 4-250/100000 olarak
bildirilmektedir. Sekiz yaşından önce
hastalık nadirdir fakat yaşamın birinci yılında bile tanı almış lupus vakaları
vardır.
Patogenez
SLE
artmış otoantikor üretimi ve B lenfositlerin poliklonal aktivasyonu ile
karakterizedir ki bu artmış immunoglobulin ve otoantikor düzeylerine yol
açmaktadır.
Seks hormonlarının etkisi SLE’nin kızlarda
daha çok görülmesini açıklayabilir. Fakat östrojen içeren kontraseptifler
SLE’de alevlenmeye yol açmamaktadır. SLE, C1q, C2 ve C4 eksikliği ile giden
kompleman bozuklukları ile de ilişkilidir. Güneş ışınlarına maruz kalma SLE’nin
bulgularını artırmaktadır.
Klinik Bulgular
SLE’de
klinik tablo çok çeşitlilik gösterir. Kronik aralıklı bir seyir gösterebildiği
gibi akut fatal bir durumda hasta
başvurabilir. Konstitusyonel bulgular hastalığın başlangıcında ve
alevlenmelerinde sık görülür. Bu bulgular genellikle ateş,
halsizlik, kilo kaybı, miyalji, artralji,
artrit ve döküntüdür.
Kutanöz bulgular genellikle tabloya eşlik eder.
Karakteristik malar veya kelebek tarzı döküntü yanakları ve burun kökünü tutar. Döküntü fotosensitif
olabilir ve güneş gören bölgelere yayılabilir.
Daha
az sıklıkla subakut psöriform anuler deri lezyonları, büllöz ve ürtikeryal
lezyonlar ve alopesi izlenir.
Kas,iskelet sistemi bulguları artralji, artrit, tendinit ve
miyozittir. Artrit genellikle deformasyon bırakmaz fakat el artriti ligament
hasarına yol açabilir.
Hematolojik tutulum: Anemi, trombositopeni ve lökopeni
hastaların %50-75’inde görülür. Koagulasyon bozuklukları da SLE’de sıktır.
Lupus antikoagulan pediatrik vakaların %20-30’unda pozitiftir.
Kardiyak tutulum en sık perikardit şeklinde görülür.
Daha az sıklıkla endokardit, miyokardit veya valvuler hastalık görülebilir.
Pulmoner tutulum çocukluk çağı SLE’de sıktır ve
olguların %25-75’inde görülür.Klinik plörit, pnömoni, pulmoner kanama, pulmoner
hipertansiyon ve pnömotoraks şeklinde geniş bir spektrum gösterir. .
Gastrointestinal tutulum hastaların %20-40’ında görülür. Karın
ağrısı peritoneal inflamasyon, vaskulit, pankreatit, malabsorbsiyon, paralitik
ileus ve enterite bağlı olabilir.
Endokrin tutulum: Tiroid SLE’de en sık tutulan organdır.
Hem hipotiroidi hem de hipertiroidi izlenebilir. %35 olguda antitiroid
antikorlar pozitiftir.
Nörolojik tutulum hem santral hem de periferik sinir
sistemini etkileyebilir ve çocukluk çağı SLE olgularının %20-70’inde
görülebilir. En sık başvuru nedeni
başağrısıdır.
SLE’li
çocuklarda böbrek tutulumu sıktır.
Asemptomatik idrar bulgularından, nefrotik sendrom hatta böbrek yetmezliğine
kadar tablo değişebilir. Lupus nefriti olan çocuklarda proteinüri ve persistan
mikroskobik hematuri sık görülür. Hipertansiyon hastaların yaklaşık %40’ında
izlenir. Lupus nefriti tanısını koymak ve etkin tedavi yöntemini belirlemek
için biyopsi yapmak gereklidir.
Tanı
SLE,
klinik ve laboratuvar bulgular ile birlikte değerlendirilerek tanı konulabilen
bir hastalıktır. 11 kriterden 4’ünün bulunması tanı için yeterlidir (Tablo 1).
Tablo
2- Sistemik Lupus Eritematozis Tanı Kriterleri
|
Malar
rash |
|
Diskoid-lupus
rash |
|
Fotosensitivite |
|
Oral
ya da mukakutanöz ülserler |
|
Noneroziv
artrit |
|
Serozit:
Plörit veya perikardit |
|
Böbrek
tutulumu: Proteinüri>0.5
gr/gün veya selüler silendirler |
|
Nörolojik
tutulum: Konvulziyon veya psikoz |
|
Hematolojik
tutulum: Sitopeni |
|
Pozitif
immunoseroloji: Anti-ds DNA veya
Anti-Sm antikoru veya -
Antifosfolipid antikorları |
|
Antinükleer
antikor pozitifliği |
|
|
Ayırıcı Tanı
Sistemik lupus eritematozis multiorgan
tutulumu olan durumlarda akılda tutulmalıdır. Ayırıcı tanı organ tutulumuna
bağlıdır ve yerine göre sistemik juvenil romatoid artrit, akut poststreptokokal
glomerulonefrit, akut romatizmal ateş, enfektif endokardit, lösemi, immun
trombositopenik purpura ve idiyopatik hemolitik anemi düşünülmelidir.
Laboratuvar Bulguları
Sistemik
hastalığın aktivitesine bağlı olarak inflamasyonun belirteçleri olan birçok
akut faz reaktanı yükselmektedir. Bu artmış eritrosit sedimentasyon hızı,
ferritin düzeyi ve poliklonal
hipergamaglobulinemidir. Birçok inflamatuar hastalıkta yükselen C reaktif
protein düzeyleri ise normaldir. Fakat SLE hastalarında sistemik enfeksiyon,
serozit veya artrit varlığında yükselebilir.
SLE’li
hastaların yaklaşık yarısında hafif orta dereceli anemi izlenebilir ve
genellikle kronik hastalık anemisi ile uyumludur. Aktif SLE’li hastaların hemen
hemen hepsinde ANA düzeyleri yüksektir.
SLE için daha spesifik olan anti-çift sarmal DNA düzeyleri hastalığın
aktivitesini yansıtır ve hastaların %60-70’inde saptanır. Anti-Sm
pozitifliği SLE için yüksek spesifite gösterirSerum kompleman düzeyleri
(C3,C4) aktif hastalıkta azalır ve hastalık aktivitesinin göstergeleridir.
Hastaların
2/3’ünde bulunan lupus antikoagulanı antifosfolipid antikorlarla ilişkilidir.
Tedavi
Tedavi planı etkilenen organlara ve
hastalığın şiddetine bağlıdır. Güneşe maruziyet en aza indirilmeli ve güneşten
koruyucu kremler kullanılmalıdır. Anti-malaryal ilaçlar (hidroksiklorokin
)genellikle hafif olgularda cilt tutulumu, artrit ve artraljinin tedavisinde
kullanılır. Hidroksiklorokin ayrıca tromboembolik hastalık riskini azaltmakta
ve lipid düzeylerini düşürmektedir.
Kortikosteroidler
SLE’de klinik bulguları ve otoantikor üretimini kontrol altına almak için
kullanılır. Şiddetli olgularda intravenöz kortikosteroid tedavisi Bu hastalara
ayrıca ek olarak sitotoksik tedavide başlanabilir. Siklofosfamid lupus
nefritinde, vaskulit, pulmoner kanama ve santral sinir sistemi tutulumunda
kullanılabilinir. SLE tedavisinde kullanılan diğer ilaçlar ise metotreksat,
siklosporin ve mikofenolat mofetildir.
Prognoz
Tedavi
edilmeyen lupus spontan remisyona girebilir, kronikleşebilir veya ani ölümle
sonuçlanabilir. Hastalığın seyri oldukça değişkendir. Çocukluk çağı lupusu
önceleri fatal bir hastalık olarak kabul edilirken artık iyi bir izlem ve
tedavi ile 5 yıllık sağkalım %90!nın üzerindedir.
Böbrek tutulumu olan hastalarda klas IV nefriti en kötü prognoza sahip olandır ve
son dönem böbrek yetmezliği gelişimi için yüksek risk taşır. SLE için diğer
kötü prognostik faktörler hipertansiyon, erkek cinsiyet, düşük sosyoekonomik
durum, siyah ırk, başlangıç yüksek kreatinin düzeyi, antifosfolipid
antikorların varlığı ve yüksek hastalık aktivitesidir.
Neonatal Lupus
Yenidoğanlarda
lupus IgG otoantikorların ( genellikle anti- Ro/ SSA veya anti- La/SSB)
gebeliğin 12 ile 16. haftaları arasında maternal transferi ile olur. Belirtiler
konjenital kalp bloğu, kutanöz lezyonlar, hepatit, trombositopeni, nötropeni ve
pulmoner ve nörolojik hastalıklardır. Kutanöz lezyonlar ultraviyole ışınlara
maruz kaldıktan sonra yaşamın ilk 6 haftasında ortaya çıkar ve 3-4 aylıkken
sonlanır. Tedavi detekleyicidir. Çoğu bulgular düzelir. Konjenital kalp bloğu
kalıcıdır ve genellikle müdahale gerektirir.